Atriyal Fibrilasyon Nedir?
Bir tür ritm bozukluğudur. Kalpteki küçük boşlukların koordineli uyarılma ve kasılma yetisinin kaybolmasına neden olur. Bu da düzensiz kalp vurularına ve en önemlisi kalp içi pıhtılaşma sorununa yol açar.
Atriyal fibrilasyonun farklı tipleri vardır :
- Ataklar halinde gelip, kısa sürede (sıklıkla 1-2 gün içinde) kendiliğinden sonlanan tip.
- 1 haftadan uzun süren ve hekimler tarafından sonlandırılabilen tip.
- Sürekli olan tip.
Ataklar halinde gelen tip hastalarda en fazla yakınmaya yol açanıdır. Çünkü atak geldiğinde kalp hızı yüksek ise hastalar hızlı ve düzensiz vuruları hissedip çok rahatsız olabilirler. Kalp hızı çok yüksek olursa, bayılma veya bayılmaya benzer durumlara bile yol açabilir.
Diğer 2 tipi hastalar için daha az yakınmaya yol açsa da, her 3 tipteki atriyal fibrilasyon da uzun vadede hasta için benzer tehlikeler oluşturur.
Bu tehlikeler içerisinde en önemlisi kalp içinde pıhtı oluşmasıdır. Böyle bir şeyin en korkulan sonucu, pıhtının kalpten hareket edip vücudun muhtelif organlarında damar tıkamasına bağlı olaylara yol açmasıdır. En sıklıkla görülen olay da felçtir. Atriyal fibrilasyon felç riskini arttıran ve tüm felç nedenleri arasında önemli yer tutan bir aritmidir. Her atriyal fibrilasyon olgusu eşit miktarda felç riski taşımaz. Bu riskin saptanması için kullanılan risk belirleme yöntemleri vardır ve her atriyal fibrilasyonlu olgunun felç riski ayrı ayrı hesaplanmalıdır. Bu hesap sonunda, felç önlenmesi için olguya ne tedavi verilmesi gerektiği belirlenecektir.
Atriyal fibrilasyonda çok çeşitli tedavi yaklaşımları vardır. İlaçla ritmin veya kalp hızının kontrolü, inmenin önlenmesi, ablasyon (yakma) ve bazı olgularda pil uygulamaları tedavi seçenekleridir. Hangi olguda bu seçeneklerin hangisinin uygun olduğu, hekim ve hastanın birlikte değerlendirmesi gereken bir noktadır. Akılda tutulması gereken en önemli nokta ise, atriyal fibrilasyondaki en kritik tedavi yaklaşımının pıhtı önleyici tedavi olduğudur. Bir çok atriyal fibrilasyon olgusunda kan sulandırıcı ilaç kullanımı gereklidir. Sanıldığının aksine aspirin bu aritmiye bağlı pıhtı oluşumunda yeterli koruma sağlamamaktadır. Bu nedenle uygun pıhtı önleyici tedavi seçeneklerinin tartışılması ve vakit geçirmeden başlanması kritiktir. Bu tedavi hayat boyu devam edilmesi gereken bir tedavidir. Yakın zamana kadar sadece warfarin (Türkiye’deki preparat ismi Coumadin) ile sağlanabilirken, yakın zamanda warfarinden daha üstün ve kullanımı daha kolay tedavi seçenekleri ortaya çıkmış durumdadır. Olguya has uygun tedavinin (warfarin mi yoksa yeni ilaçlar mı) belirlenebilmesi için mutlaka detaylı bir değerlendirme yapılması gerekir.